Tarikat Siyaset Ticaret - 1Kitap 1 Yazar
Bugün uzun zamandır üzerinde düşündüğüm yeni bir seriye başlayacağım. Bir yazar bir kitap serisi olacak bu seride. Serinin amacı hem birkaç güzel kitap tavsiyesinde bulunmak hem de lisanımız döndüğünce kitap ve yazardan bahsedebilmek. Bazı yazarlardan ilk defa okuyacağım kitaplar olacak bazılarının da en sevdiğim kitapları olacak. Başlayalım o zaman seriye ve saygıdeğer yazarımızı anlatmaya;
Uğur Mumcu 22 Ağustos 1942 tarihinde Kırşehir'de doğan Nadire ve Şinasi Hakkı Mumcu'nun çocuğudur. Eğitimini Ankara Devrim İlkokulunda, sonra Deneme Lisesini ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirerek tamamladı. Bir süre avukatlık yaptıktan sonra Hukuk Fakültesinde idare hukuku kürsüsünde asistanlık görevinde bulundu. Daha sonra 12 Mart darbesinin ardından tutuklanıp Mamak cezaevine atıldı. Yaklaşık bir yıl boyunca burada kaldı. Hapisten sonra Askerlik görevini yapmak üzere askere alındı. Tuzla Piyade okulunda verilen 3 aylık eğitimden sonra, okul yönetimi tarafından kötü hal ve düşünce sahibi diye suçlandı ve er diye çıkarıldı. Ardından ''Sakıncalı Piyade '' diye Ağrı'nın Patnos ilçesine gönderildi.
Askerliğini tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesindeki asistanlık görevinden ayrılan Mumcu profesyonel gazetecilik kariyerine başlamıştır. 25 Şubat 1974'te ''Anarşist!...'' başlıklı yazısı Yeni Ortam gazetesinde yayınlanmaya başlamıştır ve burada çalışmayı 12 Mart 1975'e kadar sürdürmüştür.
1975'te Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yapmaya başlamıştır. Ankara ajansında çalışmaya devam eden Mumcu, 1975'te yayınladığı Suçlular ve Güçlüler adındaki; Mart dönemini sergilediği makalelerinden oluşan kitabını yayımladı. Aynı yıl ''hayali mobilya ihracatını'' konu alan kitabı Altay Öymen ile beraber hazırlayıp yayımlamıştır.
1977'ten itibaren Cumhuriyet gazetesinde Gözlem adlı köşesinden yazmaya devam eden Mumcu 1991 yılının Kasım ayına kadar sürdürdü. Sakıncalı Piyade ve Bir Pulsuz Dilekçe
adlı kitapları yayımladı. 1978 de Sakıncalı Piyade'yi Rutkay Aziz ile tiyatroya uyarladı. Bu oyun Ankara Sanat Tiyatrosunda 700 kere sahnelendi.1978 -Büyüklerimiz
1979-Çıkmaz Sokak
1981'de terörün silah kaçakçılığı ile ilgili yazdığı ''Silah kaçakçılığı ve Terör'' adlı kitapları yayımlandı.
Papa’yı öldürme girişiminde bulunan Mehmet Ali Ağca’yı inceleyen Mumcu’nun çalışmaları 1982’de Ağca Dosyası adıyla yayımlandı. 1983’de onunla cezaevinde röportaj yapan Mumcu, daha sora Papa-Mafya-Ağca adlı kitabını yayımladı. 1987’de araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen Rabıta ve 12 Eylül adlı kitapları yayımlanan Mumcu’nun 1991’de en önemli araştırmalarından biri olan Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925 adlı kitabı yayımlandı.
İlhan Selçuk dahil birçok Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve çalışanıyla birlikte 1991’de gazeteden ayrılan Mumcu, 1992 yılında 1 Şubat gününden 3 Mayıs’a kadar Milliyet Gazetesi’nde yazdıktan sonra, yönetim değişikliği yapılmasıyla 7 Mayıs 1992’de Cumhuriyet gazetesine döndü.
Uğur Mumcu, 1993’de kendisine düzenlenen bir saldırı sonucu hayatını kaybetti. 24 Ocak günü, arabasına kurulan ve patlama gücü yüksek C-4 plastik patlayıcısından oluşan harekete duyarlı bombanın patlamasıyla katledilen Mumcu’nun cinayet failleri hala bulunamadı.
Uğur Mumcu, 19 Temmuz 1976’da Güldal Homan ile evlendi ve çift Özgür ve Özge isimli iki çocuk sahibi oldu. Ailesi 1994 Ekim ayında Mumcu’nun anısı için Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nı kurdu.
Tüm Eserleri:
Mobilya Dosyası (1975)
Suçlular Ve Güçlüler (1975)
Sakıncalı Piyade (1977)
Bir Pulsuz Dilekçe (1977)
Büyüklerimiz (1978)
Çıkmaz Sokak
Tüfek İcad Oldu
Silah Kaçakçılığı Ve Terör (1981)
Söz Meclisten İçeri (1981)
Ağca Dosyası (1983)
Terörsüz Özgürlük
Papa – Mafya – Ağca
Liberal Çiftlik
Devrimci Ve Demokrat
Aybar İle Söyleşi
İnkılap Mektupları
Rabıta
12 Eylül Adaleti
Bir Uzun Yürüyüş
Tarikat – Siyaset – Ticaret
Kazım Karabekir Anlatıyor
40’ların Cadı Kazanı
Kürt İslam Ayaklanması 1919-1925
Gazi Paşa’ya Suikast
Sakıncalı Piyade (Tiyatro)
Söze Nereden Başlasam
Bu Düzen Böyle Mi Gidecek?
Bomba Davası Ve İlaç Dosyası
Sakıncasız
Eğilmeden Bükülmeden
Kürt Dosyası (1993)
Benim incelememe geçelim şimdide;
Mumcu kitabında şimdide görmeye alıştığımız artık birçok olayı örnekleri ile gösterdiği delillerle bize anlatıyor. Ben de diyordum ne ara ülkede bu tarz olaylar durumlar çıkmış da bu hale gelmişiz.. Meğer bundan 40 yıl öncede böyleymiş. Gelen gideni aratmıyor nedense 😉.
Neden mi bahsediyorum durun söylüyorum;
Uğur Mumcu yazdığı bu kitapta bize ülkede ne kadar devlet, millet, İnanç, Atatürk sömürücüsü varsa kendi kaleminden anlatıyor. Bunların çevirdikleri dolapları okuyunca insan ağzını hayret ile açmaktan kendini alamıyor. Kimi zaman direkt şahıs isimleri(çoğu zaman) ile kimi zamanda gayet güzel benzetmelerle anlatıyor. Ben şahıs ismi vermeyeceğim elimden geldiğince okuyunca görürsünüz zaten.
Mesela daha kitabın ilk sayfasında bize öyle bir üçgenden bahsediyor ki bunun zararlarını ve toplumda nasıl yerleştiğini insanların bu üçgende nasılda kullanıldığını geçtiğimiz yıllarda gördük ve görmeye devam ediyoruz.
Üçgende bizim manevi inancımızdan nasıl faydalandıklarını ve bu istismar edilen duygularımız sayesinde bu şahısların maşallah kral hazinelerine nasıl sahip olduklarını görüyoruz. ''Elhamdülillah Müslümanız elhamdülillah milyarderiz''
Mumcu sadece inanç sömürücülerinin yaptıklarını yüzlerine vurmuyor. O aynı zamanda Atatürkçü düşünceye sahip laik modern demokrat geçinip de bunları sadece kendi çıkarlarına hizmet ettikleri ölçüde kullananlara da kızıp yüzlerine vuruyor.
Hatta kitapta bunlar için niçin Müslümanın yoksuluna, arkasızına, güçsüzüne yani garibanına karşı Atatürkçülük taslayıp nu garibanları yobaz diye suçlarken; din sömürüsünün gül suyu ile yıkanmış, arkasında Arap sermayesini alıp da ülkede at koşturup devleti soyanlara ses çıkartmadıkları için kızıyor.
Sadece bunlar olsa bile yeterince fazla dert ülke için ama güzel ülkemden faydalanıp ceplerini, banka hesaplarını doldurup kaçanlar, siyasi pazarlıklar, ülke içinde zenginin korunup kollandığı yoksulun ezilmesi...
''Devlet bankası nasıl dolandırılır Allah aşkına?'' Diyor insan ama bunu da yapan varmış. Ne güzel memleket be tabi siyasetçi yakının varsa.
Bunu ben söylemiyorum. Demeyin sonra bu ne sallıyor diye.😂 Ahbap çavuş ilişkileri çok önemli. Hatta sağ olsunlar komşuluk haklarına da dikkat ediyorlarmış. Mesela yazlık evin komşusu Adalet bakanlığında çok hızlı yükselebiliyor tabii onca görevi kötüye kullanma davası açılmışken hakkında. Komşuluk Hukuku önemli tabi!!!!
Bence bizim niçin bu kadar güzel kandırıldığımızı ve dolandırıldığımızı da gayet güzel anlatıyor. Çünkü biz okumadan araştırmadan atlıyoruz .Görüşleri bize yakın olan birinden bir şey mi duyduk tamam o kesinlikle doğrudur diyoruz. Özellikle de siyaset arenasındakilerden sanki tek doğru o ve onun yolu ondan başkası ülke düşmanıymışız gibi görüyoruz.(Umarım daha fazla zarar görmeden bu kötü alışkanlığımızı bırakırız.)
Daha neler neler... Ben okudum ve çok beğendim. O devirleri muhaliflik yaparken karalama kampanyaları veya methiye dizme çabalarına girmeden anlatan mesleğinin hakkını verebilen bir gazeteci diyebileceğimiz birinden yazılan güzel bir kitap.
İncelemeyi bitirirken Mumcu 'dan hoşuma giden bir alıntı ile bitireceğim:
''Kafalarında seçim sandığı taşıyan siyasetçiler unutulacak; aydınlara, sanatçılara en acımasız cezaları verenler unutulacak; devle adına yol kesen eşkıyalar unutulacak; devlet başkanları unutulacak ;kırmızı plakalı arabalara tırmanmış başbakanlar unutulacak...
Resimleri ile Dinolor, Arbaşlar; romanları, öyküleri ve yazıları ile Yaşar Kemaller, Aziz Nesinler , Rıfat Ilgazlar, Sabahattin Alile ; Şiirleri ile Nazım Hikmetler, Ceyhun Atıflar, Hasan Hüseyinler, Ahmet Arifler hep yaşayacaklar. Yasak üstüne yasak
EDİTÖR ;MURAT
YAZAR;PARS
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkür ederiz.